Türkiye, 1 trilyon dolarlık ihracat altyapısını kurmak için lojistik merkezleri projesini de uygulamaya aldı. Planlanan 25 lojistik merkezinden 9’u işletme faaliyetlerine başladı. İnşası tamamlanan 2 lojistik merkezi ise açılışa hazır hale getirildi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan, lojistik merkezlerden 2019’da yaklaşık 1.7 milyon ton yük taşındığını açıkladı. Bakan Turhan, lojistik merkezlerle, e-ticarete değer katan hız için intermodal altyapının kurulacağını da vurguladı.
Türkiye, uzun vadede yaklaşık 1 trilyon dolarlık ihracatı destekleyecek altyapıyı kurmak için lojistik alanında yeni bir atılım hedefliyor. Bu çerçevede, lojistik merkezleri, ihracat odaklı lojistik altyapısında önemli bir misyon üstlendi. Planlanan ulaştırma yatırımlarında ise modlar arasındaki önceliği demiryolları kazandı. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan, lojistik merkezlerinin mevcut durumu, hangi kriterlere göre yapıldıkları ve hedefleri konusunda İstanbul Ticaret’e özel açıklamalarda bulundu.
ULUSLARARASI SİSTEME ENTEGRASYON
– Lojistik merkezler konusundaki çalışmaları Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, 2007 yılında Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD) kanalıyla başlattı. Şu anda mevcut durum ve hedefler neler?
Dünyanın ekonomik merkezleri ile hammadde kaynakları arasındaki güzergah üzerinde bir kavşak olarak yer alan ülkemizin, coğrafi konumunun sunduğu potansiyelden ekonomik, siyasi ve kültürel kazanç sağlayabilmesi için ulaştırma ve lojistik alanında çok önemli yatırımlar gerçekleştirdik. Keza ülkemiz, uluslararası karayolu taşımacılığı alanında önemli bir tecrübeye sahip ve gerek filo yapısı, gerçekleştirdiği taşıma sayısı ve insan kaynağı ile gerekse uluslararası sisteme etkin entegrasyonu ile son yıllarda gösterdiği hızlı gelişme ve büyümeye paralel olarak dünya piyasalarında diğer ülkelerle rekabet edebilecek güce erişti ve önemli bir aktör haline geldi. Bugün Türk taşımacıları doğuda Kazakistan ve Moğolistan’a, batıda Portekiz ve Fas’a, güneyde Sudan, Umman ve Yemen’e, kuzeyde Norveç, İsveç ve Finlandiya’ya kadar olmak üzere geniş bir coğrafyada faaliyet gösteriyor ve ticaretimize katkıda bulunuyor.
KOMBİNE TAŞIMACILIK FAALİYETİ
Genel resme baktığımızda, ulaştırma ve lojistik sektörü, günümüzde gittikçe daha küreselleşen ve birbiriyle bütünleşen dünya ekonomisinin ve uluslararası ticaretin temel yapı taşlarından biri haline geldi. Bu noktada ülkemizin uluslararası ticarette önemli bir ticaret merkezi olması için bir hedef belirledik. Çin’den başlayarak Kazakistan ve Azerbaycan üzerinden Türkiye’ye ulaşan ve buradan da Avrupa’ya bağlanan ‘Orta Koridor’u geliştirmek için göreve geldiğimiz ilk günden bu yana çalışıyoruz. Mega projelerle ülkemizden geçen taşımacılık koridorunun sağladığı yararı ve önemi artırıyoruz. Ayrıca Anadolu, Kafkasya, Orta Asya ve Çin’den gelecek taşımacılık talebine cevap verebilmemiz için tüm ulaşım modlarını bir çatı altında topluyoruz. Kombine taşımacılık ile yükün tek bir taşıma biriminin içinde yeniden yüklemeye gerek kalmadan en az iki taşıma yöntemi kullanılarak taşınmasını sağlıyoruz. Örneğin karayolu demiryolu ya da karayolu denizyolu… Kombine taşımacılık ile ülke ekonomisine değer katmanın yanı sıra daha ucuz ve daha güvenli taşıma imkânına kavuşuyoruz. Bu taşımacılık türünü geliştirmek ve lojistik sektörünün ihtiyaç duyduğu bütün hizmetleri verebilmek için ise lojistik merkezleri hayata geçiriyoruz.
9 LOJİSTİK MERKEZ İŞLETMEYE AÇILDI
Hedeflerimize baktığımızda; Halkalı (İstanbul), Yeşilbayır (İstanbul), Tekirdağ (Çerkezköy), Köseköy (İzmit), Filyos (Zonguldak), Bozüyük (Bilecik), Hasanbey (Eskişehir), Gökköy (Balıkesir), Çandarlı (İzmir), Kemalpaşa (İzmir), Uşak, Kaklık (Denizli), Gelemen (Samsun), Türkoğlu (Kahramanmaraş), Palandöken (Erzurum), Yenice (Mersin), Kayacık (Konya), Kars, Boğazköprü (Kayseri), Karaman, İyidere (Rize), Tatvan (Bitlis), Sivas, Mardin, Habur, olmak üzere toplam 25 adet lojistik merkezin yapımı planlandı. 2019 yılı itibariyle 9 lojistik merkez; Uşak, Samsun (Gelemen), Denizli (Kaklık), İzmit (Köseköy), Eskişehir (Hasanbey), Balıkesir (Gökköy), Kahramanmaraş (Türkoğlu), Erzurum (Palandöken) ve İstanbul (Halkalı) işletmeye açıldı. Mersin/Yenice ile Konya/Kayacık lojistik merkezlerinin yapımı ise tamamlanarak açılışa hazır hale getirildi. Kars ve İzmir/Kemalpaşa lojistik merkezlerinin ise yapım çalışmaları devam ediyor.
Kars lojistik merkezi yapım çalışmalarında yüzde 80 ilerleme kaydedildi. İzmir/Kemalpaşa lojistik merkezinin yapım çalışmaları da Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü tarafından sürdürülüyor. Hizmete açılmış 9 lojistik merkezinden 2019 yılında yaklaşık 1.7 milyon ton yük taşıması yapıldı. Lojistik merkezlerin tamamının faaliyete geçmesiyle Türk lojistik sektörüne yıllık yaklaşık 35.6 milyon ton ilave taşıma imkânı kazandırılacak. Ayrıca 12.8 milyon metrekare açık alan, stok alanı, konteyner stok ve elleçleme sahası da kazandırılmış olacak.
REKABET GÜCÜ ARTACAK
– Lojistik merkezlerin ülke ekonomisine sağladığı avantajlar konusuna da girebilir miyiz? Neden lojistik merkezlere ihtiyaç duyuldu? e-ihracat ve e-ticaret döneminde nasıl bir misyon üstleniyorlar?
Dünya ticaretindeki ekonomik büyümeyle birlikte küreselleşmenin üretim sektörünü etkisi altına alarak malların üreticiden tüketiciye akışında zaman faktörünün öne çıktığı ve buna bağlı olarak taşıma, depolama ve dağıtım merkezlerinin yönetimi konularının giderek arttığı gözlemlendi. Bu bağlamda, modern yük taşımacılığının kalbi olarak görülen, bütün ulaşım sistemleriyle entegre olarak kombine taşımacılığı geliştiren lojistik merkezler önemli hale geldi. Özellikle elektronik ticaretin önemli oranda gelişmesi de bu merkezlerin önemini artırıyor. Bu merkezler kuruldukları bölgenin ticari potansiyeline ve ekonomik gelişimine katkı sağlayarak, bölgede faaliyet gösteren şirketler arasında rekabeti artırarak, kombine taşımacılığın gelişmesine de katkı sunuyor. Lojistik merkezler, daha verimli lojistik sistemler kullanarak nakliye ve lojistik şirketlerinin rekabet gücünü artırırken, ulaştırma ve personel maliyetlerini de azaltıyor. Özellikle elektronik ticarete değer katan hız noktasında intermodal altyapının kurularak, taşımaların karayolundan demiryoluna ve denizyoluna aktarılmasını da sağlayacak.
Lojistik zincirinin, kamyon kullanımının, ambar kullanımının ve insan gücü organizasyonunun optimizasyonunu sağlayacak. Ulaştırma operatörlerinin toplam iş hacminde önemli artış da getirecek. Yük taşımalarının şehir dışına kaydırılması, şehir içi trafiğinin rahatlatılması, trafik sıkışıklığının ve kazaların azaltılması konularında destek verecek. Ayrıca, çevre ve trafik kirliliğinin azaltılmasına destek verilmesinde de önemli katkı sağlayacak.
LOJİSTİK MERKEZLERİN KURULMA KRİTERLERİ
– Lojistik merkezler belirlenirken hangi kriterler esas alınıyor?
Lojistik merkezlerin kurulacakları alan ve büyüklük gibi etkenleri belirlerken önemli çalışmalar yapıyoruz. Öncelikli olarak teknik olarak uygun genişlemeye müsait arazi ve altyapıyı belirliyoruz. Coğrafi konum, doğal yapı ve arazi kullanım durumunu inceliyoruz. Demiryolu hattına yakınlığı, karayolu varsa deniz ve hava yollarına bağlantılarına bakıyoruz. Farklı taşımacılık modlarının bir arada kullanımının sağlanmasını ve intermodal taşımacılık olanaklarını göz önüne alıyoruz. Bölgedeki OSB’lere (organize sanayi bölgeleri) yakınlığı ve endüstrilerin sayısı da bizim için büyük öneme sahip. Ayrıca kentleşme ve planlama kararları, bölgesel sanayi gelişme planları ve yakın çevrenin ekonomik gelişimini de inceliyoruz. Bununla birlikte, Ulaştırma Hizmetleri Düzenleme Genel Müdürlüğümüz şu anda “Lojistik Merkezlerin Yer Seçimi, Kurulması, Yetkilendirilmesi ve İşletilmesi Hakkında Yönetmelik” taslağı hazırlıyor. Bu yönetmelik ile lojistik merkezlerin yer seçimi, kurulması, yetkilendirilmesi ve işletilmesine ilişkin usul ve esaslara da artık bir düzenleme getireceğiz.
Demiryolunda serbestleşmeyle rekor büyüme
Özel sektör tren işletmecileri, demiryoluyla 2018 yılında 2.7 milyon ton yük taşıdı. Demiryoluyla taşıdığı yükü 2019’da 4.2 milyon tona çıkaran özel sektör, yük miktarını yüzde 55.5 artırdı. Böylece özel sektörün demiryolu yük taşımasındaki payı yüzde 12.7’ye yükseldi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan, taşımacılıktan lojistiğe dönüşüm programı ve demiryolu yük taşımacılığında serbestleşme uygulaması konularında da önemli açıklamalar yaptı. Bakan Turhan, İstanbul Ticaret’in sorularına cevaplarını şöyle sürdürdü:
DÖNÜŞÜMDE HEDEFLER
– Taşımacılıktan lojistiğe dönüşüm projesinde, lojistik merkezler nasıl bir rol üstlendi?
Bilindiği gibi sanayi sektöründe ürün veya hammaddenin navlun fiyatı, firmaların yatırım kararını ve rekabet gücünü etkiliyor. İmalat sanayi yatırımları için potansiyelin artırılması, ancak lojistik imkânların artırılması ve lojistik maliyetlerinin dünya ile rekabet edebilecek seviyeye gelmesi ile mümkün. Biz bu programla, Türkiye’nin ihracat, büyüme ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşılmasında, son yıllarda hızlı bir gelişme gösteren lojistiğin büyüme potansiyelimize katkısının artırılmasını ve Lojistik Performans Endeksi’nde ilk 15 ülke arasına girilmesini amaçladık. Bu nedenle de programda, lojistik alanında etkin ve verimli planlama yapabilmek amacıyla mevzuat, eğitim, gümrük, altyapı ve sektörde faaliyet gösteren firmaların rekabet gücünün artırılması konuları üzerine yoğunlaştık. Bu program ile Türkiye’nin lojistikteki uluslararası konumunun güçlendirilmesi, sanayi ürünlerinin toplam maliyeti içindeki lojistik maliyetin yükünün azaltılması ve nihai ürünlerin tüketim pazarlarına ulaşım süresinin kısaltılmasını hedefledik. Bu hedeflerin gerçekleşmesinde ise ana faktör lojistik merkezler oluyor.
YATIRIM PLANLARI
– Lojistik merkezleri yatırımlarında demiryolunun önemli bir yeri var. Önümüzdeki dönemde demiryolları yatırımlarında nasıl bir yol izlenecek? Yük taşımacılığında demiryolunun oranını artırmak için neler yapılacak?
Aslına bakarsanız, demiryollarının bu noktada önemi büyük ve öncelikli. Keza Türkiye Lojistik Master Planı’nda da bu nedenle öngördüğümüz yatırımlarda modlar arasında önceliği demiryolları alıyor. Bununla birlikte diğer modları da kapsayacak şekilde bir yatırım planı yaptık. Bu noktada Ankara-Sivas Ankara-İzmir YHT hatlarının yanı sıra Gaziantep-Mersin, Eskişehir-Antalya demiryolu, Bandırma-Bursa-Yenişehir-Osmaneli hatlarını yapıyoruz. Ayrıca yine bu kapsamda Halkalı-Kapıkule demiryolu, Konya-Karaman-Yenice demiryolu, Gebze-İstanbul Havalimanı-Halkalı güzergâhında Üçüncü Boğaz Köprüsü (Yavuz Sultan Selim Köprüsü) demiryolu da yapılacak. Demiryollarında lojistik altyapının gücüne ayrıca Kars Değişim İstasyonu, Hava Kargo Operasyon Merkezi, Karadeniz’in çıkış kapısı Filyos Limanı, Doğu Akdeniz’deki limanlarda kapasite iyileştirmeleri, elektrifikasyon, sinyalizasyon ve kapasite iyileştirmeleri ile OSB’leri, limanlara ve kritik tesislere iltisak hatları yaparak da güç katıyoruz.
ÖZEL SEKTÖRÜN PAYI YÜZDE 12.7’YE YÜKSELDİ
– Demiryolları yük taşımacılığında, özel sektör işletmeciliğinden etkin bir şekilde yararlanmak için ‘serbestleşme modeli’ 2017 yılından itibaren uygulanıyor. Yük taşımacılığı alanında mevcut durum nedir? Özel sektörün ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Serbestleşme sonrasında kurulan TCDD Taşımacılık Genel Müdürlüğü’nün, 2019’da toplam yük taşıması 29.3 milyon ton olarak gerçekleşirken, diğer demiryolu tren işletmecilerinin toplam yük taşıması 4.2 milyon ton olarak kaydedildi. Toplamda 33.5 milyon ton demiryolu yük taşıması yapıldı. 2018 yılında özel sektörün demiryolu yük taşıması 2.7 milyon ton olurken, 2019 yılında 4.2 milyon ton olarak gerçekleşti. Toplam demiryolu yük taşımasındaki özel sektör payı ise yüzde 9.5’ten, yüzde 12.7’ye yükseldi. Bu oranın gelecek yıllarda artması bekleniyor. 2017 yılı yük taşımacılığında demiryolu sektör payı yüzde 4.3 iken, bu oran 2018 yılında yüzde 5.15’e yükseldi. 2019 yılı yük taşıma sonuçlarıyla demiryolu sektör payı daha da artacak. Bu bir süreç ve havacılıkta olduğu gibi sektörün çok büyük bir sıçrama yapmasına önemli katkı sağlayacak. Bu katkı demiryollarımızda sadece yük ve yolcu sayısının değil, kalitenin de artmasını sağlayacak.