Eroldu, sözlerine Ocak-Nisan döneminde hem üretim hem de ihracat tarafındaki azalmaya rağmen, sanayinin döviz bazında bir kayıp yaşamadığını vurgulayarak başladı.
Üretimdeki maliyet artışlarının ihracat rakamlarına yansıdığını belirten Eroldu, "Yaşadığımız hammadde kaynaklı maliyet artışlarını ihracata yansıttık. Bu yüzden döviz bazında ihracat tutarında bir düşüş olmadı. Nisan sonunda dünyadaki sıkıntılara göre iyi sonuçlar elde ettik, önümüzdeki dönemde sanayideki üretim ve ihracatın daha iyi olacağını öngörüyoruz" dedi.
'ÇİP KRİZİ ÜRETİMDE 200 BİN ADETLİK KAYIP YARATTI'
Sanayideki en büyük sorunlardan birinin fabrikalardaki kapasite kullanım oranları olduğunu aktaran Eroldu, "Kamyon tarafında kapasite kullanım oranı yüzde 90'larda, sanayi ortalamasında ise bu oran yüzde 64 seviyesinde. Düşük kapasite ile çalışmanın yarattığı maliyetleri yönetmek durumunda kalıyoruz" diye konuştu.
Dünya otomotiv endüstrisinde devam eden çip krizi haricinde, jeopolitik belirsizlikler, tedarik ve kablo krizi gibi yeni sorunların da üretimi olumsuz etkilediğini vurgulayan Eroldu, "Çip krizi sebebiyle 2021 yılında dünyada 10 milyon adet civarında bir üretim kayıp yaşandı. Yılın ilk çeyreğine baktığımız zamansa 2 milyon adetlik bir kayıp yaşandığı görülüyor. Çip krizi yüzünden Türkiye'de ilk çeyrekte 200 bin adetlik üretim kaybı olduğunu tahmin ediyorum. 2023 sonuna kadar çip krizinin etkisini azaltmasını bekliyoruz" ifadelerini kullandı.
'KURLARIN YÜKSELMESİ İHRACATI ARTIRMIYOR'
OSD Başkanı Cengiz Eroldu, enflasyonun sanayideki üretim üzerindeki etkilerine de değindi.
Üretici enflasyonunun yüzde 120 artarken, kur sepetinin yüzde 80 arttığına işaret eden Eroldu, "Girdi maliyetlerinde, ağırlıklı olarak da enerji, hammadde ve malzemede ciddi artışlar var. Doğalgazda Ocak 2020-Nisan 2022 döneminde TL cinsinden yüzde 636, euro cinsinden yüzde 198’lik bir artış var. Keza elektrikte de yine TL cinsinden yüzde 482, euro cinsinden ise yüzde 140’lık artış var. Bugün Türkiye’de üretici enflasyonu yüzde 120 arttı, ama döviz sepetimiz 80 arttı. Buna hammaddedeki yüzde 100 artışı da koyduğunuz zaman, ihracatta bir rekabet kaybına yol açıyor. Bu açıdan ihracat yapmak çok kolay değil. Yani sokaktaki insan, 'kurlar artıyor, ihracat da artacak diyebilir' ama gerçek öyle değil" dedi.
'FİYAT ARTIŞLARININ YÜZDE 66'SI HAMMADDEDEN'
Dünyadaki enflasyona da değinen Eroldu, araç fiyatlarındaki artışa nelerin yol açtığını da ayrıntılı bir biçimde anlattı.
OSD Başkanı Eroldu, "Kamuoyunda, 'kurlar 5 artarken neden fiyatlar 15 arttı' sorusu var. Türkiye'de ilk 5 ayda C sedan ve hafif ticari araç segmentlerindeki fiyat artışı yüzde 15 oldu. Bu artış oranı vergisiz fiyatlar için geçerli. Bunun 5 puanı euro kurundaki artışlardan kaynaklanıyor. Geri kalan 10 puan ise hammadde fiyatlarındaki artıştan geliyor. Tüm bunların üzerine, ÖTV kalemlerine de artış geldi. Otomotiv sanayi hiçbir zaman fırsatçılık yapan bir sanayi olmadı, olmaz da. Zaten rakamlarımız ortada" dedi.
'YIL SONU BEKLENTİMİZ POZİTİF'
Eroldu, 2022'nin zorlu koşulların olduğu ve belirsizliğin arttığı bir yıl olarak geçtiğini belirterek, sanayideki yıl sonu hedeflerinde de bahsetti.
2021'deki baz etkisinden dolayı dünyanın tüm bölgelerinde bir artış beklendiğini aktaran Eroldu, "Sene başı tahminlerimizi bir miktar daha yukarıya aldık. Bunda, çipteki malzeme sorunundaki durumun biraz daha iyileşeceğini varsaymamız etkili oldu. 11-12 aralığında olan ihracatımızın 14-24 aralığına yükseleceğini, aynı şekilde üretimin de 8-15 aralığından 10-18 aralığına yükseleceğini düşünüyoruz. Çok büyük olmasa da yine de pozitif bir beklentimiz var sene sonuna yönelik olarak" görüşünü paylaştı.
'MALİYET AVANTAJI TÜRKİYE'Yİ ÖN PLANA ÇIKARACAK'
OSD Başkanı Eroldu, küresel ekonomideki hareketlilik nedeniyle, dünyadaki üreticilerin yüksek maliyetli ülkelerden, düşük maliyetli ülkelere yönelik bir geçişin yollarını aradığını da anlattı.
Bu trendin Türkiye gibi ülkeleri olumlu etkileyeceğini vurgulayan Eroldu, "Avrupalı üreticilerde, yüksek maliyetten, alçak maliyete (high cost to low cost) yönelim var. Türkiye dünyaya göre daha uygun maliyetle üretim yapabildiği için ön plana çıkacak. Bunun önümüzdeki dönemde hem ana sanayi hem de tedarik sanayinde olumlu yansıması olacak. Yalnızca Türkiye değil, Romanya, Sırbistan, Fas, Slovenya gibi ülkeler arasında bir rekabet oluşacak. Bu mühendislik alanında da böyle. Türkiye mühendislik anlamında da çok ön plana çıkıyor" ifadelerini kullandı.
Bu trendin Türkiye'de yeni yatırımları tetikleme ihtimaline de değinen Eroldu, "Türkiye’ye yeni yatırımların gelmesi ülkedeki iç pazar ile ilgili bir durum. Türkiye otomotiv sanayisinde Togg dışında 20-30 senedir yeni yatırım yok. Kuvvetli bir iç pazarı başaramadıkça, Türkiye’de yeni yatırım zor. Asıl teşvik her zaman Türkiye’nin kendisidir. İhracat destekli projeler ile iç pazar büyümez. Türkiye iç pazarı 2 milyon adetlere çıksa, Volkswagen zaten kendisi gelecektir" mesajını verdi.
'DÜNYADA İLK 10'A GİRMEK İSTİYORUZ'
Türk otomotiv sanayinin yalnızca banttan araç çıkaran değil, aynı zamanda mobilite dünyasında da söz sahibi bir hale gelmesini hedeflediklerini aktaran OSD Başkanı Eroldu, "Önce vizyonumuzu belirledik sonra hedeflerimizi koyduk. Şu anda tüm Türkiye’de 2 milyon adetlik bir üretim kapasitesi var, bu kapasiteyi 2030’da 2.5 milyona çıkarmayı hedefliyoruz. Dünya üretiminden yüzde 1.6 payımız var, bunu yüzde 2'nin üzerine çıkaracağız. Otomotiv sanayisi olarak dünya sıralamasında 13’üncü sıradayız burada ilk 10’a çıkmak istiyoruz. Avrupa’da 4’üncüyüz ilk 3’e çıkmak istiyoruz. İhracatımız 30 milyar bunu da 45 milyara çıkarmak istiyoruz. Aynı zamanda alternatif yakıtlı araçların üretim içindeki payını da bugün yüzde 16’dan yüzde 60’lara çıkarmak istiyoruz" diye konuştu.
Krizleri fırsat bilerek otomotiv sanayisini büyütmek istediklerinin altını çizen Eroldu, "Vergi sistemi ne olursa olsun sanayiyi destekler nitelikte olmalı. Taşın altına elini koyan, yatırımları yapan biziz ama üretim kapasitemiz halen yüzde 64 seviyelerinde" dedi.