Araştırma ayrıca “satış alanında dijitalleşme” algısının, şirket websitesinin görünümünü güzelleştirmek veya satış ekibini tablet ve akıllı telefonlarla donatmaktan öteye geçemediğini gösteriyor. Görünüm açışından gerçekleştirilen iyileştirmelerin ise satış gücüne, müşterilerin hizmet konfigurasyonuna, fiyat taleplerine veya sözleşmelerin hazırlanması gibi süreçlere katkı sağlamıyor. Satış sürecinde fayda sağlayacak dijital yatırımların sektörlerde nadir olarak görüldüğünü ifade eden Simon-Kucher&Partners İstanbul Ofisi Global Ortağı Cem Balıkçıoğlu, şirketlerin sadece iç değerlendirmelerini değil müşteri ile başlayarak uçtan uca tüm satış süreçlerini ve müşteri yolculuğunu kapsayacak şekilde daha odaklı bir yaklaşımla yatırım yapmaları gerektiğini belirtiyor.
2021 yılını da kapsayacak şekilde önümüzdeki beş yıl içerisinde online spot satış gelirlerinin artması bekleniyor
Online spot satışlar mevcut durumda bir lojistik şirketinin toplam gelirlerinin %10’undan azını oluşturuyor. Araştırmada yer alan katılımcılar bu oranın önümüzdeki 5 yıl içerisinde %30’a kadar çıkmasını bekliyor. Araştırma dijital çözümlerin, spot satışlar için çok daha uygun bir alan sunduğunu gösteriyor. Bununla birlikte araştırmada spot satışların artışlarındaki ek gelirden dijital çözümleri doğru uygulayabilen şirketler faydalanabileceği belirtiliyor.
Ek olarak araştırmada, fiyatlarda yıllık dönemler için anlaşıldığı, uzun pazarlık aşamaları yerine, müşterilerin internet sitesi üzerinden spot fiyat teklifi talep etmesi ve spesifik bir nakliyat işlemine karar vermesinin çok daha kolay olduğu vurgulanıyor. Anlık, otomatik ve algoritmaya dayalı spot fiyatlandırmanın ise gelirlerle bugün yakın ilişki içerisinde olmasa da gelecekte daha büyük paya sahip olacağı belirtiliyor.
Bir lojistik şirketi, havayolu şirketlerinin kullandığı gibi bir dinamik fiyatlandırma yöntemi kullanarak kapasite kullanımını daha iyi bir şekilde yönetmesi mümkün. Araştırmaya katılan lojistik şirketlerinin sadece %21’inin bu yöntemi uyguladığı görülüyor. Buna karşın, şirketlerin çoğunluğu ya müşteri segmenti, hacim veya mevsimsellik öğelerine dayalı ve kapasite kullanımını ancak kısmen optimize edebilen bir fiyatlandırma yöntemi kullanıyor ya da doğrudan sabit bir fiyat listesi belirliyor. Çoğu şirket mevcut kapasite durumlarının değerlendirmesini yüksek tutarlılık seviyelerinde gerçekleştiremiyor. Bu verileri çeşitli kaynaklardan toplamak, temizlemek, birleştirmek ve uygun önyüz çözümlerinde gözlemlemeye hazır hale getirmek, dijitalleşme süreci içerisinde diğer bir önemli adımdır. Simon-Kucher&Partners İstanbul Ofisi Global Ortağı Cem Balıkçıoğlu, sektördeki ödeme istekliliğini ölçmeye yarayan müşteri karakteristiklerinin nadiren göz önünde bulundurulduğunun altını çiziyor ve 2021’de atılacak dijitalleşme adımları için bu alanda da iyileştirmeye açık geniş bir alan olduğunu belirtiyor.
Tüm dünyada dijital sistemler, verimlilik ve tasarruf sağlarken zararlı emisyonların salınımını da azaltmakta. Araştırma, Türkiye’de de yeşil lojistik sistemlerinin hayata geçirilmesi ve yaygınlaştırılması satıştan dijitalleşmeye gidilen dönemde yenilikçi iş modelleriyle mümkün kılınabileceğini gösteriyor. Küresel olarak bakıldığında ise nakliyecilerin %10-20'sinin, "yeşil lojistik" hizmetleri için %10’a kadar fiyat primi kabul etmesi beklenirken, Türkiye’nin bu durumu nispeten geriden takip edeceği gözlemleniyor. Bununla birlikte araştırma, önümüzdeki yıllarda Türkiye’deki yeşil lojistik inisiyatiflerinin artacağını gösteriyor.