Katılımcılara söz vermeden önce kısa bir giriş konuşması yapan Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Ulaştırma Hizmetleri Düzenleme Genel Müdürlüğü, Genel Müdür Yardımcısı Dr. Murat Korçak, geçiş sürecindeki ek maliyetlerin halkımıza yansımaması için dikkat ettiklerini açıkladı. Gıdanın korunmasının çok donanımlı bir konu olduğunu ve büyük kayıplar yaşandığını ifade eden Korçak, “O nedenle resmin tamamına bakmak gerekiyor. Uygulamalara verilen teşvikler çok önemli. Sektörün bilgilendirilmesi ve desteklerden yararlanması çok yararlı olacaktır. Biz uyarılarda bulunuyorduk. Artık her konuda zamanı yakalayan, uluslararası gündemi takip eden bir konuma geldik ve bundan gurur duyuyorum. Eğer bir uygulamayı denetliyorsanız o uygulama var; denetlemiyorsanız kural koymanın da bir anlamı yok. Yapılan denetimlerin kurallara uyanları ödüllendirecek bir sistemde olması lazım. Kuşu elimizde tutmalı ama öldürmemeliyiz. Güçlü bir taşımacılık filomuz var bunun efektif olarak kullanılması için çalışıyoruz” sözlerinin ardından ilk sözü UND İcra Kurulu Başkanı Alper Özel’e verdi.
Alper Özel, şöyle devam etti:
“Uluslararası taşımaları ATP konvansiyonuna uygun olarak yapıyoruz ve filomuz bu standartlara uygun. Teknik süreçlerde ve periyodik muayenelerde eksiklikler yaşanabiliyor. Bu da denetlemeler yaygınlaştıkça ortadan kalkacaktır. Her değişimin bir külfet getireceği de ayrı bir gerçek. Benzer bir süreci ADR konvansiyonunda yaşadık. Yönetmelikler çıkarıldı, geçiş süreci tanındı. Ama geçiş sürecinde bazı baskılar geçiş sürecinin defalarca ertelenmesi sonucunu getirdi. Biz yıllardır Avrupa’ya taşıma yaptığımız için zaten uyumluyuz. Ama yurtiçinde hemen ertelemeye başvurulabiliyor. Belgeyi alan alıyor, almayan cezalandırılmış gibi oluyor. Bu da sektörde haksız rekabet sonucunu getirdiği için sonuçta süreç baltalanıyor. Asıl disiplin edilmesi gereken iç taşımadır ve bunun ülke geneline yayılmasıyla daha sağlıklı gıdalara kavuşmuş oluruz.”
Yurtiçi taşımalarda kayıp ne kadar düşerse, ülkede rekabetçiliğin de o derece artacağını anlatan Özel, “Avrupa, Orta Asya olmak üzere tüm bölgelere yoğun frigorifik taşımalar yapıyoruz. Avrupa'daki birçok ülkeyle karşılaştırılamayacak kadar güçlü bir filo yapımız var. Türk taşımacısı o yüzden Avrupa’da tercih ediliyor” dedi.
Yeni yönetmelik ve uygulamalardaki standart artışının sektöre getirdiği maliyetleri yorumlayan Özel, “Bir takım teşvik mekanizmaları devlet tarafından gündeme getirilebilir. Bunu Avrupa ülkelerinde görüyoruz. Hızlı uyum sağlanması için teşvik ve destekler devreye alınıyor” açıklamasını yaptı.
“Marka bilinirliliğimiz arttı. Kalitenin korunması, gıda sarfiyatının minimum seviyelere çekilmesi, maliyetlerin daha da düşürülmesi ATP’nin önemini göstermekte. TSE’nin yaptığı testler sayesinde tasarımlarda eksikliklerimizi görebiliyoruz. Belgelerin TSE tarafından zamanında verilmesi en büyük temennimiz. Kayar perdeli frigorifik treyleri üreten ilk firmayız. Yandan boşaltma yapabildiği için operasyonları kolaylaştırıyor. Önümüzdeki günlerde seri üretimine başlayacağız” diye konuştu.
“FAO Türkiye, 82 yıldır faaliyet gösteriyor. İklim değişikliğinin etkilerini gidermek için çeşitli programlar yapıyoruz. Programlarımızda eksik görülen noktaları geliştiriyoruz. Yapılan araştırmalarda içinde nakliyenin de olduğu gıda kaybının yüzde 14 civarında olduğu görülüyor. Kayıpların ürün ve hizmet bazında ne ölçüde olabileceğine odaklanmak gerektiğine inanıyorum. Soğuk zincir amaçlı gruplara altyapı ve destek verilmelidir. Bu destek, bölgesel kalkınma ajansları vasıtasıyla verilebilir. İkinci olarak da, uluslararası taşımacılıkta uygulanan yol kenarı denetimlerinin artırılmasına ağırlık verilmelidir.”
FAO’nun bir finans kuruluşu olmadığının altını çizen Tarakçıoğlu, “Mevcut filolarda değişiklik ihtiyaçları çıkacaktır. Bu ihtiyaçlar da, kalkınma ajansları vasıtasıyla finanse edilebilir. Biz de bu konuda yol gösterici olarak yardımcı olabiliriz. Bazı sebze meyvelerin olgunlaşmaları farklılık gösteriyor. FAO bu konuda da teknik bilgiler vererek yardımcı olabilir” değerlendirmesinde bulundu.
Tırsan Treyler Üretim Müdürü Çetin Sayman
“ Son iki yıldır dünya çok önemli bir süreçten geçti. Bu bize gıda ve ilaç gibi iki hayati üründen vazgeçemeyeceğimizi gösterdi. Nakliye, damarlarda akan kan gibidir ve durması düşünülemez. Biz üreticiler için standart çok önemli. O nedenle global seviyede değişiklikleri takip etmek zorundayız. Bugüne hazırlanmıştık. Şu an tüm üreticiler, 2035 yılına hazırlanıyoruz. Doğal olarak sertifikasyonla ilgili her türlü yeniliği sağlamak zorundayız. Ödüllü bir arge merkezimiz var 137 mühendis yenilikler için çalışıyor. Avrupa’nın en büyük arge yatırım merkezini tamamlamak üzereyiz. Ekstra 150 mühendis alınacak. Tırsan, IAA Hannover fuarında 7 kategoride 7 finansman ödülü almış bir firmadır. Portföyümüzde hem yurtdışı, hem de yurtiçi firmalarımız var. Üreticiler olarak önden hazırlanıyoruz. Çünkü özünde insan olan bir iş yapıyoruz. Türkiye frigorifik araç pazarı 2.500 araç 500’ünü Tırsan üretiyor."
KAYNAK: LOJİPORT/ Selçuk ONUR