Covid-19 ile birlikte limanlarda yaşanan gecikmeler, konteyner problemleri, seyahat kısıtlamaları lojistik sektörünü sarsarken sektörde dönüşüm de hızlandı. Araştırmalar tüketicilerin yüzde 70’inin daha yeşil lojistik operasyonlarını desteklemek için daha fazla ödemeye razı olduklarını söylüyor.
Yeşil lojistik de son yıllarda şirketlerin daha fazla gündemine girdi. Hammadde tedariğinden depolama koşullarına, paketleme faaliyetlerinden lojistik süreç yönetimine kadar tüm adımlarda çevreye en az etkiyi sağlayacak planlama ve uygulamaların hayata geçirilmesi gerekiyor.
Tedarik zincirleri, endüstrinin ekolojik ayak izinin yüzde 90’ından sorumlu olduğundan, bu konuda en fazla etkiyi yaratma fırsatına sahip olan alanların başında geliyor. Bu anlamda Türkiye’de yapılacak çok iş var. Bu konuda hukuki altyapıların hızla oluşturulması gerekiyor.
YÜZDE 90 AZALTILMALI
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Kara, Deniz Taşıtları ve Yan Sanayi sektörü raporunda, Avrupa Birliği’nin Avrupa Yeşil Mutabakatı ile iklim nötr kıta olabilmesi için; sera gazı emisyonlarının dörtte birini oluşturan ulaştırma sektöründeki emisyon salımlarını 2050 yılına kadar yüzde 90 oranında azaltması ve bu amaçla alacağı aksiyonları tüm ulaşım modlarına uyarlaması gerekiyor. Avrupa Komisyonu 2035’e kadar araçlardan kaynaklanan CO2 emisyonlarında yüzde 100 azalma hedefliyor. Böylelikle AB’de fosil yakıtla çalışan araçlar üretilmeyecek.
Paris Anlaşması hedefleri ile ulaşım kaynaklı sera gazlarının azaltılması kapsamında, elektrikli ve alternatif yakıtlı araçlara yönelim konusunda pazarda ciddi dönüşüm yaşanacak.
Raporda, nispeten çevre dostu bir ulaşım şekli olmasına rağmen deniz ulaşımında emisyonlarda daha fazla azalmaya ihtiyaç duyulduğu, artan deniz ticareti ve ekonomik büyüme, artan enerji tüketimi, çevre dostu gemi talebi, LNG yakıtlı motorlar ve nakliye hizmetleri nedeniyle küresel gemi inşa pazarının gelecekte büyümesinin beklendiği ifade edildi.
Kaynak: Şehriban KIRAÇ – CUMHURİYET