1986 yılında kurulan Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) başta kara, hava, deniz ve demiryolu olmak üzere Türk taşımacılık ve lojistik sektörünün en geniş kapsamlı sivil toplum kuruluşu olarak kabul ediliyor.
Dünya’nın sorularını yanıtlayan UTİKAD Başkanı Ayşem Ulusoy, deprem felaketi sonrası lojistik yatırımların çok daha önemli hale geldiğini belirterek “UTİKAD olarak uzun yıllardır intermodal taşımacılığın gelişebilmesi için demiryolu ağının geliştirilerek lojistik altyapı yatırımlarının kamu teşviki mekanizmaları ile hayata geçirilmesini önermekteyiz.
Demiryolu ve denizyolu alternatiflerinden etkili bir şekilde yararlanılması ile karayolu üzerindeki baskı hafifletilmeli. Bugün gelinen süreçte lojistik altyapı yatırımlarının önemi her zamankinden daha fazla anlaşıldı ve lojistik altyapı yatırımlarında deprem gerçeğinin ele alınması gerektiğini gördük” diye konuştu.
“Orta Koridor Türkiye’nin avantajına”
Türkiye’nin transit ticarette giderek artan önemi konusunda açıklamalarda bulunan Ulusoy, Orta Koridor’un hızlı bir büyüme gösteren transit ticaret sürecinde ve genel olarak Türk dış ticaretindeki rol ve önemini vurgulayarak şunları söyledi: “Ülkemiz Asya ile Avrupa arasında taşımacılık koridoru görevinde eşsiz bir konuma sahip.
Çin’in ‘Bir Kuşak Bir Yol Projesi’ kapsamındaki Orta Koridor ülkemiz üzerinden geçiyor. Bu yüzden Türkiye’nin Avrupa ve Asya arasında bir köprü olduğunu vurguluyoruz ve bu konumunun çok iyi değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyoruz. ‘Kuşak ve Yol Girişimi’nde Türkiye’nin konumunun daha da güçlenmesi için birtakım yatırımlar yapıldı.
Bu yatırımlar arasında Bakü-Tiflis-Kars demiryolu hattı, İstanbul Havalimanı, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Marmaray ve liman yatırımları sayılabilir. Orta Koridor’da Türkiye doğudan batıya kesintisiz erişimin sağlanması açısından kritik bir yere sahip. Birçok ülkeyi içine dahil eden bu projede Türkiye’nin daha tercih edilebilir bir merkez olmasını sağlamak için bazı düzenlemelerin yapılması gerekmekte.”
“İpek Yolu için karayolu yetmez”
Ayrıca Türkiye’den Avrupa’ya uzanacak rotanın altyapısının İpekyolu’nun tam manasıyla canlandırılması için önemli olduğunu hatırlatan Ulusoy, “Zira bu ticaret rotası için ‘dönüş yükü’ de önemlidir. Buradan hareketle Türkiye-Almanya arasındaki hattın sadece karayolu altyapısıyla düşünülmeyip modern bir demiryolu bağlantısıyla birlikte ele alınması gerekiyor. Tüm bu düzenlemelerin hayata geçirilmesiyle Türkiye’nin İpekyol’unda elde edeceği ekonomik imkanların artışı kaçınılmaz olacaktır.” dedi.
“Yeşil dönüşüme hazırlıksız yakalanacağız”
Dış ticarette kara ve denizyolu taşımacılığının en büyük payı oluşturduğunu ifade eden Ayşem Ulusoy, “Taşımacılık ve lojistik sektörleri sera gazı emisyonunda önemli paya sahip sektörlerdendir. Avrupa’da taşımacılık sektörünü Avrupa Yeşil Mutabakatı çerçevesinde düzenleyecek mevzuat henüz gelişim aşamasında ancak ulaşılmak istenen hedefler belli.
En büyük ihracat partnerimiz olan Avrupa’ya yaptığımız taşımalar açısından yeşil dönüşüm büyük önem arz ediyor. Özel sektör yatırımlarını bu alana kaydırmaya başladı, ancak büyük ölçekli firmaların yanında orta ve küçük ölçekli yatırımcının da gereken hazırlığı yapması şart.
Özellikle TIR ve gemilerin dönüşümlerinde yüksek maliyetler söz konusu iken kamu teşviki sağlanmazsa ‘yeşil dönüşüme’ hazırlıksız yakalanacağız. Sektörümüzün Avrupa Yeşil Mutabakatına uyum sağlayabilmesi için öncelikli olarak çevreci üretim yapan Avrupalı firmalarla rekabeti korumamız gerekir. Bunun için karbon sınır vergisinin Türkiye sanayisi üzerindeki muhtemel etkileri değerlendirilmeli ve yasal mevzuatlar oluşturulmalıdır”.
KAYNAK : DÜNYA