TOFAŞ CEO’su Cengiz Eroldu, “15-20 yıl sonra ilk üç ayda pazar lideri olduk. 65 bin liraya sattığımız araba yok satıyor. Biz de tanzim yapıyoruz. Müşteri daha ulaşılabilir araç istiyor. Pazarı büyütmemiz lazım ki daha nitelikli ürün üretilsin” dedi.
Bursa Sanayicileri ve İşinsanları Derneği’nin (BUSİAD) geleneksel Çekirge Toplantısı TOFAŞ Akademi’de gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan TOFAŞ CEO’su Cengiz Eroldu, “15-20 yıl sonra ilk üç ayda pazar lideri olduk. 65 bin liraya sattığımız araba yok satıyor. Biz de tanzim yapıyoruz. Müşteri daha hesaplı, ulaşılabilir araç istiyor. Araba yok. Onun bir üstü 100 bin artı. 10 bin dolar milli gelir var. Dolayısıyla iç piyasayı zenginleştirmemiz lazım ki katma değerli ihracata geçelim” dedi.
Türkiye’de en son otomotiv yatırımının 1995 yılında Honda tarafından yapıldığını, bu yıl da çıkma kararı aldıklarına dikkat çeken Eroldu, “Türkiye’nin 2023 hedeflerine gitmesi gerçekten hedefleniyorsa Türkiye’ye 3 veya 4 tane yeni oyuncu gelmesi lazım. Mevcut oyuncularla rakamlarımız ortada. 1.5 milyon az bir rakam değil ama 3 milyon çıkması mevcut oyuncularla olmaz. Türkiye’de aslında 1995’ten beri maalesef yeni bir oyuncuyu otomotiv sanayine katamadık. Bu üzerinde düşünülmesi gereken önemli bir konu. Türkiye’de en cazip teşvikler varsa o zaman neden 1995 yılından beri yeni bir otomobil markası gelmedi. Asıl teşvik pazarın büyütülmesidir. Türkiye pazarı 1 milyon yerine 2 milyon otomobil olsaydı o zaman buraya yatırım yapmak için teşviksiz de insanlar gelirdi. Herkes pazarın peşinde. Teşvik insanı cesaretlendiriyor. Pazarı büyütemezsek Türk otomobil sanayi 1.5 milyon civarında devam edecek” diye konuştu.
Skoda’nın Türkiye’ye yapması yönündeki söyletilere de Eroldu’nun yorumu, “İnşallah yaparlar. Kimsenin rekabetle bir derdi yok. Bizim için daha iyi. Rekabet insanı her zaman güçlendirir. Rakibiniz ne kadar iyi olursa siz de o kadar güçlü olursunuz. Memnun oluruz gelirlerse” şeklinde oldu.
“Ülke rekabetçiliğinin artırılması lazım”
İç pazarın her sektör için büyümesi ve kişi başı milli gelirin de artması gerektiğine işaret eden Cengin Eroldu, pazarı büyüyünce arkasından gelecek zincirleme etkiyi de ülkenin taşıyabilmesi gerektiğini dile getirdi. “Otomotiv büyürse Bursa da büyüyecek” diyen Eroldu, “İç pazarın büyütülmesi, niteliğinin iyileştirilmesi, şirketlerin kurumsallaşması, daha fazla kar elde etmesi lazım. Karlar yatırımlar için gerekli. Şirketlerin kar etmesi için devletin de yardımcı olması lazım. Kar elde edenlere kötü gözle bakılmaması lazım. Vergi yükünün dengelenmesi lazım. Otomotivde yüksek vergi yüküyle çalışıyoruz. Ülke rekabetçiliğinin artırılması lazım. 2010’lardan beri ülke rekabetçiliğini kaybediyor. Yeni teşvik politikalarıyla rekabetçiliğe ivme kazandırılması gerekiyor” açıklamasını yaptı.
“Elektrik kaynaklarınız yenilenebilir hale getirmeden elektrikli araç anlamlı değil”
Elektrikli araçlara geçişin sanıldığı kadar hızlı olmayacağını savunan TOFAŞ CEO’su Eroldu, içten yanmalı motorların toplam araçlar içindeki payının 2023’a kadar gerileceğini aktarı. Cengiz Eroldu şunları söyledi, “Eğer üretim kaynağı temiz değilse, elektrikli araç temiz bir çözüm değil. Elektrik üretimini yüzde 40’ından fazlası termikse, sizin 1990 model bir dizel araba kullanmanız, 2019 model bir elektrikli araba kullanmanızdan daha çevreci. Burada önemli olan kaynaktan tekere nasıl bir emisyon ortaya çıktığı. Elektrik kaynaklarınız yenilenebilir hale getirmeden elektrikli araç anlamlı değil. Eğer sizin elektrik kaynaklarınız yenilenebilir değilse elektrikli araçları özendirmek çok da doğru değil. Sanayi emisyonları düşürülmeli, evlerdeki enerji sarfiyatını düşürmek gerekli. Elektrikli araba yapmakta kimsenin bir derdi yok. Türkiye’de altyapı yok. Altyapının kurulması lazım. Türkiye’nin enerji altyapı sistemi bu yüklenmeleri kaldırabilecek mi? İstanbul’da bir anda 500 bin kişi bağlandığımız zaman şarj olacak mı? Bunların tartışılması lazım. TOFAŞ olarak elektrikli otomobil de yapacağız, yeni nesil malzemeleri de kullanacağız. Sektörde bir 50 sene daha kalmak istiyoruz.”
“Hem biz kaybedeceğiz hem yan sanayiler kaybedecekler”
Küresel eğilimleri çevre, güvenlik ve konfor ile üretim teknolojileri olarak açıklayan Eroldu, otomotiv dünyasında yaşanacak gelişmelerin iş yapış modellerini ve pastanın paylaşımın da büyük oranda etkileyeceğini belirtti. “Hem bizim hem de tedarikçilerimizin işi bundan sonra biraz daha zor olacak” diyen Cengiz Eroldu, “Bu dönüşüm sonrasında sistemdeki kar paylaşımı yazılım ve dijital ortamdaki parçaları geliştirenlere doğru gidecek. Hem biz kaybedeceğiz hem yan sanayiler kaybedecekler. Belli oranda belli malzemeler yok olacak belki. Geleceğin otomobillerinde gövde, koltuk olacak ama artık radyatör ya da direksiyon olmayacak. Avrupa’daki kanun koyucular bu işi hızlandırarak iyi mi yapıyorlar, kötü mü yapıyorlar bunu önümüzdeki günlerde göreceğiz. Çünkü belli bir iş gücü kaybına yol açacak bütün bu olan biten. Bir yerlerde 10-15 fabrikanın kapanması anlamına geliyor. Satış sonrası hizmetler de evrilecek. Bunu hızlandırmak bir takım mesleklerin de ortadan kalkmasına yol açacak” değerlendirmesini yaptı.
“İhracatta çok büyük bir sorunumuz yok ama iç pazarda daralma sürüyor”
Yerli otomobil konusuna da değinen Cengiz Eroldu, üretmekte sıkıntı olmadığını, asıl zor olan kısmın seri üretim kabiliyetine sahip olmak olduğunu vurguladı. Eroldu, “Bunlar yapılmayacak şeyler değil. Biz de heyecanla bekliyoruz. Bizim için ha Volkswagen gelmiş ha yerli otomobil yapılmış. Bizim için iyi bir rakip olacağını düşünüyoruz” dedi. Mayıs ayında ABD başkanının Gümrük Birliği ülkelerine ambargo koyup koymayacağının belli olacağını hatırlatan Eroldu, bunun Amerika’ya ihracat yapan firmaları etkileyeceğini söyledi.
Otomotiv endüstrisi yılsonu hedeflerine de değinen Eroldu şu bilgileri verdi, “Türkiye 2017’de 1.7 milyon üretimle rekor kırdı. 2018’de 1.5 milyon adet, bu yıl ise 1.4 milyon adetlik bir beklenti var. Türkiye pazarının 2017’de 1 milyon araçlık pazarı 2019’da 400 bin seviyesinde bir Pazar olmasını bekliyoruz. Yüzde 35’inin yerli olduğunu varsayarsak yaklaşık 200 bin adetlik bir üretim kaybı Türkiye pazarındaki daralmadan geliyor. İhracatta çok büyük bir sorunumuz yok ama iç pazarda daralma sürüyor. Türkiye dünya üretiminde 14’üncü, özellikle ticari araç üretiminde dünyada 8’inci, Avrupa’da ise 2’nci sırada. Otomotiv sanayinde her zaman hafif ticari araçlar Türkiye’nin önemli bir gücü oldu. Bu alanda artık bir mükemmelliyet merkezine doğru dönüşüyoruz.”