SektördenHaber Girişi : 31 Ekim 2021 12:43

Deniz yoluyla taşımacılık bedeli (navlun) artışı ve konteyner azlığı, ülkeleri daha fazla kara yolunu kullanmaya yönlendiriyor.

Deniz yoluyla taşımacılık bedeli (navlun) artışı ve konteyner azlığı, ülkeleri daha fazla kara yolunu kullanmaya yönlendiriyor.

İthalatın azalmasıyla gittiği ülkede bekleyen ya da boş dönen TIR'lar önemli bir maliyet kalemi olurken, ihracatın kara yolundaki yükselen ivmesi ise Türkiye'den gidecek ürüne TIR bulma sorunu yaşatıyor. Firmalar, Türkiye'nin çok daha yüksek bir ihracat hedefi ve potansiyeli olduğuna dikkat çekerken, şimdiden bu sorunu çözmek adına acil olarak kara, deniz ve demir yollarını içeren dengeli bir strateji oluşturulmasını öneriyor.

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından açıklanan eylül ayı rakamlarına göre Türkiye, ihracatta tarihî bir eşiği daha geçti. Eylül ayında ilk kez bir ayda 20 milyar dolar bandı aşıldı. Yılın ilk 9 ayında ise, yüzde 36'lık artışla 161 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Yeni hedef ise 2026'da, 300 milyar dolara ulaşmak.

Uluslararası taşımacılık yapan nakliyeciler, tüm kapılarda ihracata yönelik artışın gözle de görülür olduğunu anlatırken; bu süreçte denizdeki navlun fiyatlarının artışıyla kara yolu yük taşımacılığının maliyetlerinin aynı hale geldiğini ifade ediyorlar. Dolayısıyla Avrupa gibi yakın coğrafyalara kara yolundan daha kısa sürede ulaşım tercih edilir oluyor.

Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği'nin (UTİKAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ayşem Ulusoy, lojistiğin sürdürülebilir başarısı için dengeli bir dağılıma ihtiyaç olduğuna dikkat çekiyor.

Ulusoy, “İhracatta tarafında araç bulmakta çok ciddi sıkıntılarımız var. İthalatta ise araçlarımız hem gittiği ülkede yük bulup dönmek için çok bekliyor, hem de boş dönebiliyor. Dünya çapında her türlü ihracatçı artık yumurtaları aynı sepete koymama kararı aldı. Sadece Çin'den alım yapmak bir risk. O yüzde şu anda Türkiye, stratejik planını iyi yaparsa avantajlı durumda. İthalat tarafında ise özellikle ara mallar getiriliyor. Bunların üretimini içeride artırmamız lazım. Özellikle tüm taşıma yollarını demir yolu ile desteklememiz lazım. Kara yoluna yüklenmeye devam edersek başımızı sıkıntıya sokabiliriz” diye konuştu.

‘ÇİN'DEN VAZGEÇİYORLAR'

Ege Maden İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Mevlüt Kaya, maden taşımacılığında TIR mağduriyetinin daha fazla olduğunu vurgularken, taşımacıların tonajda oldukça yüksek olan ağırlıklar yerine başka sektörleri öncelikli olarak tercih ettiğini söylüyor.

Kaya, “Mesela bir TIR için tekstilci ve madenci ararsa tekstil taşımayı tercih ediyorlar, bize fiyatı bile biraz daha pahalıya çıkıyor. Konteyner bulma sorunu biraz azaldı ancak devam ediyor. Konteyner bulamayanlar özellikle yakın coğrafyada TIR'a yöneliyor. Kara yolunda ise mazot fiyat artışı etkili oluyor. ihracatımız çok güçlü artıyor. Maden sektöründe 4 milyar dolar seviyesinden 6 milyar dolara çıktık. Çin'den Avrupa'ya çok yüksek taşıma fiyatları oluşması ve Çin'in kendi içindeki sorunlar nedeniyle pek çok coğrafyadan alıcı bize yöneliyor” dedi.

‘FIRSAT VAR, GEÇ KALMAYALIM'

Ülkeler arası deniz taşımacılığında artan fiyatlardan örnekler veren Lux Plastic Genel Müdürü Burak Önder, Çin'den Avrupa'ya taşıma maliyetinin altı katına çıktığını söyledi. Önder, “Pandemi öncesi 3 bin dolar olan Çin Avrupa arası taşıma, 15-18 bin dolar seviyelerine geldi. Türkiye'den Avrupa'ya taşıma ise iki katına çıktı. Yani bu açıdan avantajımız oldukça fazla. Konteyner sıkıntısı şu anda yolunda gidiyor. Türkiye'de daha rekabetçi bir lojistik maliyeti var. O yüzden bizim artık pandemiden ne sonuçlar çıkaracağımızı iyi görmemiz lazım. Sorunlarımızla yüzleşip bunları bir stratejiyle orta ve uzun vadede çözümlerle buluşturmalıyız. Türkiye 58 ülkeye 4 saatlik uçuş mesafesiyle çok değerli bir bölgede yer alıyor. Çin'i bu süreçte iyi okumak lazım. Çin ülkeye gelene mevcutta üç haftalık karantina uyguluyor; pandemi ortamı gergin. Sürekli elektrik kesintileri, enerji sorunlarıyla imalatlarında kapasite düşüşleri var. Dünyada alternatif pazarlar aranıyor. Türkiye burada çok güçlü bir merkez ama Polonya, Romanya, Vietnam, Güney Kore gibi güçlü rakipleri var. Bu fırsatları değerlendirmeliyiz” dedi.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.