Türkiye’nin son 100 yılda yaşadığı en büyük felaketlerden biri olan ve 10 ili etkileyen Kahramanmaraş merkezli depremin yaraları sarılmaya devam ederken, bölgeye yönelik konteyner ev seferberliği de sürüyor.
Bölgede acil barınma ihtiyacı için 1 milyona yakın konteyner ve prefabrik konut ihtiyacı var. Fakat bu ihtiyacın ancak yüzde 5’i karşılanmış durumda. Çünkü bir yandan afet dönemlerinde kullanılacak yaşam evleri için kamuda yeterli stok bulunmazken, diğer yandan bu ‘yaşam evleri’nin dizaynı konusunda Türkiye’de bir standart olmadığı için lojistikte büyük zorluklar yaşanıyor.
Sektör yetkilileri, daha kısa sürede daha fazla yaşam konteynerini bölgeye ulaştırmak için üreticilere birçok ülkede olduğu gibi deniz taşımacılığında kullanılan 45’lik, 40’lık ve 20’lik yük konteynerleri ebadında olmak üzere standart ölçülerde yaşam evi yapması çağrısında bulunuyor. Bu konuda diğer bir seçenek de portatif üretim. Bu şekilde tek seferde çok daha fazla taşıma yapmak mümkün.
Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) ve Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) depremin ilk gününden bu yana toplamda 2 bini aşan üyeleriyle deprem bölgesine yardım malzemelerinin ulaştırılması için seferber olmuştu. Bu kapsamda yüzlerce yaşam konteyneri ve prefabrik ev bölgeye bu derneklerin aracılığıyla ulaştırıldı. Ancak bu yaşam evlerini bölgeye taşınması konusunda lojistikçiler bile yeterli sayıda araç bulmakta zorlandı. Çünkü bölgeye gönderilmek istenen yaşam evlerinin önemli bir kısmını prefabrik yapılar oluşturuyor. Ancak bu prefabrik yapılar yaygın olarak şantiyelerde, limanlarda ve tersanelerde personelin mesai saatlerinde konaklaması için kullanılıyor. Dolayısıyla bir ya da iki prefabrik bu ihtiyaç için yeterli oluyor. 1 prefabrik için 1 TIR gerekiyor. Ancak afet durumlarında geçici konut ihtiyacı binli rakamları aştığı için bu prefabrikleri taşıyacak araç bulmak hiç kolay değil.
EKONOMİ gazetesine konuşan UTİKAD Denizyolu Çalışma Grubu Başkanı Cihan Özkal, prefabriklerin kasadan taşması nedeniyle kilit sistemini kullanamadığına dikkat çekerek, “Karada, denizde ve demiryolunda yük konteynerlerini taşıyacak bir sistem var. Ancak, ortalama 3 metre yüksekliğe ve 7 metre genişliğe sahip olan bu prefabrikleri taşıyacak bir sistem yok. Ancak bunlar standart yük konteynerinin ebadına uygun olmadığı için kilit sistemi yok. Standart konteynerde kilitlenecek mekanizmalar var. Dolaısıyla bu konteyneri taşımak hem daha güvenli hem de daha hızlı. Bu yaşam konteynerlerini tasarlarken belli bir dizayn olabilir" dedi.
1 prefabrik için 1 TIR gerekiyor
Lojistik sektörü uzmanlarından Tırport Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Akın Arslan, standart yük konteynerlerinden büyük olan prefabrik yapıları taşımak için ‘low bed’ olarak tanımlanan özel dorselere ihtiyaç olduğunu ve bu araçların Türkiye’de çok yaygın olmadığını belirtti. Dünyada ise birçok ülkede afet zamanlarında kullanılan yaşam konteynerlerinin bir standart ölçüye göre üretildiğine dikkat çeken Arslan, “Bu konteynerlerin uluslararası taşıma standartları çerçevesinde üretilmesi gerekiyor. Böylece bu yaşam evleri hem daha hızlı hem de tren, deniz ve kara gibi tüm taşıma modlarını kullanılarak taşınabilir" dedi. NATO’nun Türkiye'ye yardım için gönderdiği konteynerlerin de bu standartta olduğunu söyleyen Arslan, "Yaşam evleri uluslararası yük konteynerinin çerisinde revizyonlar yapılarak oluşturulmalı" dedi.
“Demonte olursa tek seferde daha çok taşıma olur”
Türkiye Liman İşletmecileri Derneği (TÜRKLİM) Başkanı Aydın Erdemir, dünyada birçok ülkede yaşam konteynerlerinin montaj sistemi ile üretildiğine dikkat çekerek, “Üretilen parçalar bölgeye götürülüyor, orada montajı yapılıyor. Yoksa bunları taşımanın anlamı yok. Eğer bunları montaj olacak şekilde taşırsan çok daha fazla sayıda taşıyorsun. Devasa bir şeyi, bir araca koyuyorsun. Ondan dolayı yerine götürüp yerinde monte etmek lazım. Yol açısından sakıncalı firma açısından sakıncalı. Bugün 150-200 bin konteyner gidecek. Bunlar tek tek nasıl gidecek? O bölgede üretici yoksa onlar tek tek gidecekse bu büyük mesele. Gemiyle de gelse dünya öyle yapmıyor demonte yolluyor” diye konuştu.
Sigma Konteyner: TIR bulakta zorlanıyoruz
EKONOMİ gazetesine konuşan Sigma Konteyner CEO’su Şenol İbiş, depremin ardından prefabrik yapılara ve konteyner evlere yönelik siparişlerin arttığını belirterek, standart yük konteynerlerinin dışındaki ürünlerin taşınması konusunda nakliyeci bulmakta zorluk çektiklerini söyledi. İbiş, “Kasadan taşan bir malı taşımak nakliyeci için bir sorun. Bunu 2,45 metre kasanın içine oturtarak taşıdığınız zaman hem bir taraftan nakliyesi kolay oluyor, yolda uğradığı tehlikeleri daha çok azaltma imkanınız oluyor. Aynı zamanda güvenli bir taşıma oluyor. Kutuyu güvenli bir kabın içerisine geçiriyorsunuz, bu şekilde hem nakliyesi hem yükü taşıması her yönüyle daha kolay oluyor. Yaşam konteynerinde aynı mantık olmuyor çünkü kasadan taştığı için yolda giderken eskort gerekiyor. Bindirip indirmek daha zor oluyor. Bu lojistik açısından yükün elleçlemeye uygun olması önemli. Dolayısıyla bu dönemde ürünlerimizi taşıyacak araç bulmak zorlaştı. Ancak 40’lık konteyneri taşıtmak kolay. Dolayısıysa afet lojistiği bu noktada çok önemli” açıklamasını yaptı.
“Konteyner fiyatı 3 kat artıran fırsatçı var"
EKONOMİ gazetesine konuşan bazı lojistik sektörü temsilcileri, deprem bölgesinde artan konteyner talebi nedeniyle bazı firmaların fahiş fiyat uygulamasına gittiğini öne sürdü. Depremin ilk günlerinde yüzlerce konteyneri depremzedeler için seferber eden bir denizcilik firmasının yetkilisi, daha önce 62 bin TL’ye aldıkları konteynerin fiyatının bir anda 220 bin TL’ye kadar çıktığını söyledi. Yetkili, bu nedenle firma depremzedelere daha fazla konteyner yardımı yapmak yerine kalıcı konut için harekete geçtiklerini söyledi. Bazı firmaların fahiş fiyat ödemek istemeyen müşterilere daha ucuz malzeme ile daha ucuza ürün yapmayı teklif ettiği öne sürülüyor.
“İnsanlarımız depremden kurtulup, yangında ölmesin”
Sektör yetkilileri, Türkiye’de bu işin standardı olmadığı için kalitesiz malzemenin de tercih edildiğini söylüyor. Yanmaz bir bakır kablo ile normal bir bakır kablo arasında 3-4 kat fi yat farkı var. Ancak ucuza malzeme riskleri de artırıyor. Elektrik kaçağı riski artıyor bu da yangına sebep oluyor. “İnsanlarımız depremden kurtulup, yangında ölmesin” diyen sektör yetkilileri, konteynerlerin çok sistematik bir şekilde alana yerleştirilmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Yetkililer, “Geçici konutların çoğu amatörlerin elinde. Çadır kent kurulmuş ama hiçbir sistematik yok. Çadırların etrafında drenaj kanalları, ya da sistematik boşluk bile yok. Oysa yangın ve diğer riskleri azaltmak bu çok önemli. Bu bir mühendislik işi. Planlamayı mühendis yapmalı” diyor.
KAYNAK : Aysel YÜCEL – EKONOMİ.COM