Erdemoğlu Holding bünyesinde, Adana’daki tesislerinde yarım asırdır sağlık, tekstil, otomotiv ve ambalaj sanayi alanlarında hammadde üreten SASA’nın, Yumurtalık bölgesinde 10 milyon metrekare alanda kuracağı rafinerinin ilk adımı liman olacak. Şirket, ikinci adımda PP (Polipropilen) tesisi yapacak. Yatırımın diğer etaplarını ise rafineri ve aromatik kimyasallar ile Türkiye’nin ihtiyacı olan diğer kimyasal ürünler oluşturacak. Daha önce yaklaşık 12 milyar dolar olarak hesaplanan yatırım maliyeti ise global fiyat artışları nedeniyle minimum 20 milyar dolar olarak revize edildi.
Erdemoğlu Holding ve SASA Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Şeker, tamamlanan, devam eden ve planlanan yatırımları hakkında DÜNYA Adana Temsilcisi Selçuk Altun’a açıklamalarda bulundu. SASA’nın Adana-Mersin karayolu üzerindeki tesislerinde başlattıkları yatırım hamlesi kapsamında ilk olarak 1.050 ton/gün kapasiteli elyaf yatırımını tamamladıklarını, 1.000 ton/gün poy ve 900 ton/gün pet cips tesisini faaliyete geçirdiklerini belirten Şeker, “Halen devam eden 1.6 milyon ton/yıl kapasiteli PTA yatırımını 2023’ün altıncı ayında büyük ihtimalle faaliyete geçireceğiz. PTA, bizim hammaddemiz olduğu için dışarıdan aldığımızı ikame etmiş olacağız” dedi.
Mehmet Şeker, polyester ürün anlamında 1.4 milyon ton olan yıllık üretimlerinin birkaç yılda ciddi oranda artacağını vurgulayarak, “Yıkımını gerçekleştirdiğimiz eski tesislerin yerine; bir elyaf, bir cips, akabinde de bir poy tesisi yapacağız. Bunlarla birlikte 2024 yılının sonunda SASA’nın üretimi 2.2 milyon tona çıkacak. Bunun yanında 1.6 milyon ton hammadde, yani PTA üreteceğiz” diye konuştu. Üretecekleri 1.6 milyon ton PTA’nın yaklaşık 1.2 milyon tonunu kendilerinin kullanacağını, kalan miktarın Türkiye’nin ihtiyacını karşılamak amacıyla değerlendirileceğini aktaran Şeker, ülkedeki mevcut PTA tüketiminin 1 milyon ton civarında olduğunu kaydetti ve tamamen ithal edildiğini söyledi.
“Mevcut tesisi Yumurtalık’a taşımayacağız”
Adana’nın Yumurtalık ilçesinde planladıkları yatırımlar hakkında bilgi veren Mehmet Şeker; “Bölgede yaklaşık 4 milyon 58 bin metrekarelik bir alanı satın aldık. Buna ek olarak vatandaşlardan yaptığımız arazi alımları devam ediyor ve toplamda 10 milyon metrekareye yakın olacak. Satın alma işlerinin tamamlanması bir yılı bulur. Her şey normal giderse, gelecek sene altıncı, yedinci ayda çalışmalara başlarız” dedi. Mühendislik ve finansman konusunda global ölçekte firmalarla çalıştıklarını söyleyen Şeker, “Öncelikle orada liman yapmamız lazım ve ilk adımımız bu olacak. İkinci adım olarak PP (Polipropilen) tesisi düşünüyoruz. Sonra rafineri ve aromatik kimyasalları, ülkenin ihtiyacı olan diğer kimyasalları üretmeyi planlıyoruz” ifadesini kullandı.
SASA’nın mevcut tesislerinin faaliyetlere devam edeceğini aktaran Mehmet Şeker, “Buradaki tesisi Yumurtalık’a taşımayız, kullanmaya devam ederiz. Elyafı, poyu, cips tesisini yeni yaptık, PTA’yı yeni yapıyoruz. Yeni elyaf, yeni cips ve yeni poyu da tekrar burada yapacağız. Yumurtalık’ta ise daha büyük, daha kapsamlı yatırımlar olacak, liman, tren yolu, kara yolu bağlantısı olmalı, çünkü orada yüksek tonajlı bir üretim olacak. Bir tarafta rafineri olacak, rafinerinin ürettiği kimyasallar, diğer tarafta yıllık 2.5 milyon tonluk bir PP tesisi olacak, oraya kuracağımız PTA tesisimizin kapasitesi 2.5 milyon ton olacak. Sonuç itibariyle Yumurtalık üretim kapasitesi çok yüksek olacak” dedi.
“Malyet hesabımızı revze etmemz gerekyor”
Dünyadaki ekonomik dalgalanmalar nedeniyle Yumurtalık yatırımının maliyetini revize edeceklerini açıklayan Mehmet Şeker, şöyle konuştu: “İlk etapta planladığımız 12 milyar dolar maliyet şu anda 20 milyar dolar civarına çıktı. PTA’yı 650 milyon dolara bitiririz dedik, geldiğimiz noktada 1.1 milyar dolara bitecek. Her şeyin fiyatının arttığı bir yerde ben şu kadara yaparım, bu kadara yaparım gibi bir şey söylemek biraz zor. Ancak finansman ile ilgili çalışmalarımız var, çok büyük bir sıkıntı yaşayacağımızı zannetmiyorum. Dünyanın her yerinden büyük finans firmalarıyla ve şirketlerle görüşmelerimiz var, ortaklık da yapabiliriz, kredi de kullanabiliriz, başka formüller de geliştirebiliriz, bu konuda açığız, gelen herkesle görüşüyoruz, dünyaca ünlü yaklaşık 7-8 firma ile de bugüne kadar görüştük.”
“Beş yıllık kalkınma planları gayet güzeldi”
Türkiye’nin beş yıllık kalkınma planları döneminde, ülkenin öncelikli ihtiyaçlarının dikkate alındığını hatırlatan Şeker, şu görüşleri savundu: “Bizim neye ihtiyacımız var? O tesisleri teşvik edip, yaptırmak lazım. Herkese hayvancılık, iplik fabrikası, halı fabrikası teşviki vermek mantıklı değil, doğru da değil. İthalatı azaltıp, ihracatı artırmak gerekiyor. Bunun en iyi örneği Çin, yıllardır yapıyor. Biz hala yurtdışından hammadde alıyoruz, Alman, İngiliz, Fransız makinesi alıyoruz, elektrik için Rusya’dan doğalgaz alıp çevrim santrallerinde elektrik yapıyoruz. Her şey dışarıya bağımlı. Böyle bir ülkenin kalkınması, büyümesi ve büyümeden insanların pay alması çok zor. Bu makus talihimizi yenmemiz gerekiyor, çok hızlı şekilde yeni yatırımlar yapmamız, dışa bağımlılığı azaltmamız gerekiyor.”
“Türkiye 1 dolarlık ihracat için 81 cent’lik ithalat yapıyor”
Türkiye’nin 1 dolarlık ihracat yapabilmek için, 81 cent’lik ithalat yaptığını ifade eden Şeker, “Geriye 19 cent kalıyor, bunun içerisinde vergi, elektrik, işçilik de var.. Bunu Çinli 40 cent’in altına indirmiş, dolayısıyla paranın büyük bir kısmı kendi ülkesinde kalıyor. Dolayısıyla enfl asyon dertleri olmuyor, döviz yükseldi ya da düştü dertleri de olmuyor, dolayısıyla ekonomik sıkıntıları olmuyor. Bizim bütün bunları aşabilecek bir çalışmanın içerisinde olmamız lazım. Ama maalesef şu anda öyle bir organizasyonu göremiyorum” yorumunu yaptı.
"Dünyada ekonominin toparlanması 2025'i bulur"
Dünyada hammadde tedariki konusunda Çin’deki problemlerden dolayı bir sıkıntı olduğunu dile getiren Mehmet Şeker, “COVID-19’dan dolayı yüklemede, limanlarda sorun oldu. Lojistik maliyeti çok arttı, son günlerde biraz gevşeme oldu. Piyasalarda bir daralma mevcut, dünyadaki pek çok ülkede enfl asyon sıkıntısı var. Bu yıl, ortalama dünya enfl asyonu yüzde 7-8 olacak gibi duruyor. Hammadde fiyatlarında anormal bir artış oldu, lojistikte artış oldu, tedarik işi biraz güçleşti” dedi. Şeker, dünyada yaşanan ekonomik sorunlar hakkında şu görüşü dile getirdi: “Avrupa’da hem bir savaş, hem de tüm dünyada bir ekonomik sıkıntı var. Buna bir de enfl asyon eklendi, insanların alım gücü azaldı. Bu yılın sonu gibi, son çeyrekte insanlar biraz daha temkinli davranır, ticaret hacmi azalır, bu da sanayiyi ve dünya ekonomisini küçültür. 2023 yılında, tüm dünyada ekonomik bir durgunluk olacağını tahmin ediyorum. Bu problemlerden kurtulmak için öncelikle Ukrayna-Rusya savaşının durması önemli, İkici olarak; COVID bitti, tüm dünyada etkisi azaldı. Bunun tamamen sönmesi, çıkışı biraz daha güçlendirir ancak dünyanın ekonomik anlamda bir adım ileriye çıkabilmesi ve ekonomilerin düzelebilmesi, ticaret hacminin artması 2025 yılını bulur. Buna hazırlıklı olmak için öncelikle kendi hammaddelerimizi üreterek hem tedarik sıkıntılarından hem de lojistik maliyetlerinden kurtulmuş oluruz.”
"Borsa yatırımı, ülkenin sanayisine yatırımdır"
Mehmet Şeker, “Borsa, sonuç itibariyle bir yatırım alanıdır. Bir sanayi şirketine birikiminizi yatırıyorsunuz, o büyüdükçe siz de büyüyorsunuz, kar ettikçe siz de kar ediyorsunuz. Diğer yatırım araçları gibi değil, hem ülke ekonomisine hem kişilerin kendi ekonomilerine katkısı var. Hem de bu vesileyle ülkenin sanayisini üretimini tanıma fırsatı elde ediliyor. Bu açıdan Borsayı önemsiyorum. Borsa yatırımını, ülkedeki insanların kendi ülkesine kendi sanayisine ve kendi geleceğine yapılan yatırım olarak görüyorum” dedi.
"Dünyada polyester üretimi ve talebi artıyor"
Yumurtalık’taki yatırıma üç-dört sene önce başlamış olsalardı, Türkiye’nin şu anda çok büyük bir coğrafyanın polyester üssü haline gelmiş olacağını kaydeden Şeker, şu değerlendirmeyi yaptı: “Geç kalmasaydık Kuzey Afrika, Rusya, Avrupa, Hindistan’a kadar tamamen bu bölgenin polyester üssü olurduk. Ülke açısından, cari açığın ikamesi açısından gecikmişliğimiz var ama oturup ağlayacak halimiz de yok. Bugünden başlayacağız, sonraki beş seneyi nasıl kurtarırız, onun peşine düşeceğiz. Çünkü dünyada polyester tüketimi ve talebi hızla artıyor, hem geri dönüşümü olması, hem insan sağlığına zarar vermeyen bir ürün olmasından dolayı polyester hayatın her alanında var olacak. Dolayısıyla ihtiyaç gittikçe artacak. Tüketim arttığı müddetçe de üretmemiz gerekecek.” Türkiye’de kimya sektörünün dışarıya ‘çok bağımlı’ olduğuna dikkat çeken Şeker, şöyle konuştu: “Biz kimya alanında çok fazla bir şey üretmiyoruz. Tarımda kullanılan gübre ve aromatik kimyasalların neredeyse tamamını yurt dışından alıyoruz. Kimya sektörü ithalattaki en büyük kalemi kapsıyor"
KAYNAK : Eray ŞEN – DÜNYA